AYDIN AV BAYİİ
  Atış Teknikleri
 

Atış teknikleri ile ilgili genel bilgiler

TEMEL ATIŞ TEKNİKLERİ

Eğer gerekli bilgiler öğrenilmemiş ve beceriler kazanılmamış ise, en iyi ve pahalı silah bile kıymetsizdir. Çünkü silah

kendi kendine atış yapıp istenilen hedefi vuramaz. Bunu yapacak olan kullanıcıdır. Bu sebeple istenilen hedefi

vurabilmek için kullanıcının öncelikle temel atış kurallarını, tekniklerini çok iyi bilmeli ve aynı zamanda da

uygulayabilmelidir. Bu beceri de ancak temel atış tekniklerinin sırasıyla öğrenilmesi, çalışarak pratik yapılması ile

kazanılabilir.

Temel atış tekniklerini şu şekilde sıralayabiliriz:

1. Duruş tekniği,

2. Kabza kavrama tekniği,

3. Nefes tekniği,

4. Nişan tekniği,

5. Tetik tekniğidir.

1. DURUŞ TEKNİĞİ

İsabetli bir atışın temel noktası doğru bir duruştur. Nasıl sağlam binalar sağlam te meller üzerine inşa ediliyorsa

isabetli bir atışta ancak doğru bir duruşla gerçekleş tirilebilir. Doğru bir duruşta vücudun en rahat ve dengeli olduğu

durumdur. Den ge kemik-kas yapısı ve sinirlerle sağlanır. Vücut, birey farkında olmadan (genelde) en rahat hali tespit

ettirir ve sinir sistemini buna göre uyarır. Kişi rahatsızlık verecek olan tek ayak üzerindeki duruşu tercih etmez. Çünkü

yüklenilen ayak kas sis teminin belli bir noktadan sonra direnci azalır, kas yorulur.

Atışın kişiye özel ve değişken bir unsuru olan duruş, atıcı tarafından kendi vücut yapısına en uygun şekilde

uygulanmalıdır. Her ne kadar kişiye özel olsa da atıcının, insan vücut yapısından kaynaklanan ve duruşla ilgili olarak

uyulması gereken temel kurallar vardır.

İnsanın iskelet sistemini oluşturan kemikler, pek çok birleşme noktasıyla birbirleri ile irtibatlıdır. Bu birleşme noktalan

arasında kıkırdaklar mevcuttur. Mevcut kemik yapısı, kas grupları ve kasların uç noktalarına kadar ulaşan sinirler ile

desteklenerek insan vücudu tamamlanmıştır. İnsan vücudu, kulak içinde bulunan iç sıvı ve omurilik sıvısı sayesinde

dengeli bir şekilde ayakta durabilmektir. İnsan vücut yapı sı tamamen stabil (sallantısız) bir duruşa imkan

vermemektedir. Ihsan vücudunda, anatomisi nedeniyle atıcılık açısından dezavantaj olan doğal bir salınım mevcuttur,

bu salınımın tamamen ortadan kaldırılması mümkün olmamakla birlikte, kas gerginliği ve heyecan gibi salınımı daha

çok arttıran dış sebepler, yapılacak çalışmalar la ortadan kaldırılabilir.

Yukarıda belirtilen anatomik yapı sebebiyle, insan vücudu hiçbir zaman tamamen katı bir denge veya sakin bir duruş

içinde olamaz. Her zaman belirli bir titreşim ve sallantı halindedir. Tabiatıyla atıcıyı, bu titreşim ve sallantının minimum

olduğu durum ilgilendirir.

Anatomik yapı hakkında bilgisi olmayan bir atıcı, vücut yapısına ters hareketler yapmakta, bu olumsuz hareketler

sonucu ortaya çıkan aşın titreme, sonucunda da isabetsiz atışlar yapmaktadır.

Atıcının, tüm atış tekniklerini uygularken, bu tekniklerle ilgili azami-kontrolü sağlayabilmesinde duruş büyük bir önem

arz etmektedir. Bu kontrolü sağlayabilecek bir duruşun temelinde, kasların en az gerginlikte olması yatmaktadır.

Burada ifade edilmek istenen şey; kasların tamamen boşalması değildir. Vücudun nişan vaziyetini koruyabilmesi için

kasların kullanılması ve gerilmesi gereklidir. Ancak bu hiçbir zaman katılık şeklini almamalıdır. Adalelerin gerginlikten

uzak olması, atış performansı için bir anahtardır. Kaslar gergin iken atış yapıldığında silah, kol gerginliğinin sebep

Olduğu titreme yönünde hareket edecektir. Kasların gergin olarak tutulması zamanla yorgunluğa dönüşerek sonraki

atışlarda titremenin daha da artmasını ve atışların giderek kötüleşmesini beraberinde getirecektir. Bu sebeple kaslar;

sadece vücudu dengede tutarak, nişan hattını oluşturma ve patlama esnasında silahın kontrolünün devamını

sağlayacak gerginlikte olmalıdır.

Vücudun temel duruşu

İnsan vücudunda tüm organlar simetrik bir yapı arz etmektedir. Bu simetri içerisin de omuz, kalça ve ayak

eksenlerinin aynı düzlem üzerinde bulunması gerekmektedir. Aksi taktirde vücut ağırlığı dengesiz biçimde ya ayaklara

ya da omurlara binecektir. Bunun sonucu da kısa sürede yorulma ve salınım artacaktır.

Belirtilen üç eksenin aynı düzlem içerisinde bulunması, vücudun doğal simetrisini, rahatlığını ve dengesini koruması

açısından Önemlidir. Atış sırasında bu simetriyi oluşturan organların durumu ve birbirleriyle uyumu sırasıyla parçadan

bütüne doğru anlatılacaktır. Atıcı vücudunu ne geriye ne de öne doğru eğmeli, normal vücut duruşunu bozmamalıdır.

Ayakların Durumu

Ayaklar yaklaşık bir omuz genişliği kadar açılmalı, vücut ağırlığı her iki ayağa eşit olarak paylaştırılmalı ve vücudun

ağırlık merkezi ayak tabanının orta ilerisinde parmaklara yakın olmalıdır. Ayakların fazla açılması, bacak iç adalelerinin

gerilmesi sebebiyle çabuk yorulmaya ve vücut salınımı ile kollardaki titremenin artmasına sebep olur. Ayakların

birbirine yakın olması ise vücut ağırlığının dengeli bit şekilde dağıtılmamasını doğurur. Bu da vücudun destek sahasını

daraltır. Ayaklar simetrik olarak birbirine paralel tutulmalıdır. Aksi taktirde bacak kaslarında doğal olmayan gerginlikler

meydana gelecektir.

Dizlerin Durumu

Taktik atış pozisyonlarının haricinde dizler kırılmamalı ve doğal gerginliğinde tutulmadır. Dizler kırıldığı taktirde

vücudun üst kısmının ağırlığı nedeniyle çabuk yorulma ve vücuda dengeli bir şekilde hakim olamama ile

karşılaşılacaktır.

Kalçanın Durumu

Kalça ayak ekseniyle aynı düzlem üzerinde, hafif öne doğru çıkarılmalıdır. Bu hareket, gövdenin ağırlığının kalçaya

yüklenerek dağıtılmasını sağlayacaktır.

Omuzların Durumu

Omuzlar, kalça ve ayak ekseniyle aynı düzlem üzerinde ol-lak üzere hafifçe geriye yatırılır. Omuzlar ne düşürülmeli ne

de yukarı çekilmelidir. Doğal pozisyonunda tutulmalıdır. Omuz asları kasılmamalı, doğal rahatlığı içinde bırakılmalıdır.

Kolların Durumu

Tabancayı tutan kolun omuz ile birleştiği nokta, dirsek, bilek ve tetik parmağına kadar devam eden düz bir hat

oluşturmalıdır. Kol hiçbir şekilde kırılmamalıdır. Bazen atıcının vücudunun yapısı sebebiyle (kol kırılmasının yanlış

tedavisi ile meydana gelen yapı bozukluğu gibi) kolun tam düz durmadığı, atıcının da bunu takıntı haline getirdiği

görülmektedir.

Burada kastedilen düzlük; vücudun imkan verdiği ölçüde sağlanabilen düzlüktür. Silahı tutan kol hedefe

yöneltildiğinde, kol kaslarının hiçbir şekilde kasılmaması gerekmektedir. Yeni atışa başlayanlar Harındaki titremeyi, kol

kaslarını kasmak suretiyle Önleyecekleri zannıyla hataya düşmektedirler. Aslında kolda, vücudun doğal salınımı

sebebiyle meydana gelen ve çok normal olan titreme, kol kaslarının kasılması ile daha da artıktadır.

Vücudun denge merkezi olan kafanın tam bir hassasiyet içerisinde vücut dengesini koruyabilmesi için tabii vaziyette,

yani sağa-sola, öne-arkaya eğik olmadan durması gerekmektedir. Kafanın eğik tutulması, beyinde bulunan merkezi

sinir sistemine giden tüm sinirlerin içinden geçtiği boyun adalelerinin kasılmasına ve yorulmasına sebep olur. Meydana

gelen bu kasılma, merkezi sinir sisteminden tüm vücuda yayılarak vücut salınımını artırır ve atış için gerekli olan

stabiliteyi bozar.

A) Tek elle atış pozisyonu:

karşısında durulur. Zira silah kaldırıldığında hedefin tam üzerinde durmalıdır ayaklar bir omuz boyu açılır ve ayak

tabanlarının birleştiği çizgi üzerinde hedefe göre yaptığı 130-150 derece arasında değişebilir bu durum atıcının kilosu

boy ve adale yapısı gibi fiziki özelliklerine göre değişiklik arz edebilir.

İstikrarlı bir atışın yapılabilmesi için sadece yukarda bahsedilen uygun duruşu sağlamış olmak yeterli değildir .Tabii ve

devamlı bir şekilde nişan almak ikinci mecburiyettir meşhur atıcılardan KOVACIC’e göre ayak tabanlarını birleştiren

hattın hedef hattına göre 130-140 derecelik açı yapması en uygun pozisyon- dur. Bu pozisyon her atıcının kemik kas

sisteminin adale gücünün ve vücut yapısının farklılığına göre değişebilir.

Uygun bir duruş sağlanır. Hedefe tam düz yada tam dik durulmaz. Evvela hedefin tam

B) Çift elle atış pozisyonu:

kazanılabilmesi için elimizde silah olmadan birkaç defa çift el birleştirilerek hedef hizasına kaldırılıp indirilir.

Durduğumuz yerin doğruluğu ve duruşun doğru olduğundan emin olduğumuzda sağ elimiz sol elin yardımı ile kabzayı

kavrar ardından sol el sağ elin üzerinde silahı sarar .Kabza kavramanın ardından birkaç defa kuru tetik çalışması

yapılır amacımız silaha , tetiğe alışmaktır. Kabza kavramada olabilecek hataları atış öncesi görerek kuru tetik

vasıtasıyla gidermeye çalışmaktır. Silahımızı hedef istikametinde kaldırırız (Atıcının isteğine göre hedef hizasına kadar

kaldırılabileceği gibi, hedefin üze rinde bir hizaya kadar kaldırılıp hedef üzerine yavaş yavaş inilebilir) Buraya kadar tek

elle atış pozisyonunda bahsedilen omuzların düşük olması gerektiği kal çanın ilerde olduğu başın dik durduğu konuları

aynen geçerlidir. Silah aşağıda iken arpacık gez içerisine yerleştirilir ve bu yerleştirmeden sonra bilekler dirsekler

tamamen kilitlenir istenirse arpacık gez içerisinde muhafaza edilirken izlenerek hedef üzerine çıkılabilir istenirse de

bakılmadan hızla hedef üzerine çıkılır ve gözler yukarda iken arpacıkla buluşur. Zamandan kazanmak daha az

yorulmak için gözler arpacıkla yukarda buluşurlar sağ kol dirsekten sol kola göre da ha fazla kırık vaziyettedir. Zira

sağ el silahı kavrayan el olduğundan sol elin silahı kavrayışına göre daha geridedir bu nedenle bir parça sol kol

dirsekten, sağ elin dirsekten kırık oluşuna göre daha fazla kırık vaziyettedir. Kolları tamamen gergin tutmak yada çok

fazla kırarak vücuda yaklaştırmak hakimiyetimizi aza! tır, titremeyi ve salınımları ise artırır .unutulmamalıdır ki ne

kadar rahat v ne kadar gevşek olunursa o kadar iyidir. Arpacık izleme ve tetiğin düşürülmesi 7 sn ile 13 sn arasında

gerçekleştirilmelidir. Daha az zamanda yapılması arpacık izlenmesini ve tetiğin güçleştirir, daha fazla zamanda

yapılması ise yorgunluk göz kırpma nefesin yetmemesi ve tetik asılma hatalarına yol açar.

Şu husus hiçbir zaman unutulmamalıdır. Ne kadar rahat, ne kadar gevşek olunursa olunsun,bütün nişan

vaziyetlerinde vücut normal konumundan uzak vaziyettedir. Vücudun bu yeni konuma alışabilmesi ve kasların bu

elastikiyete ulaşabilmesi için atış pozisyonlarının bol bol ve atış yapmadan tatbik edilmeleri gerekir.

Baş dik pozisyondadır. Gözümüzün yorulmasına neden olacak olan başı sağa, sola, geriye yada öne doğru yatırma

engellenir zira bu şekilde birkaç Sağlıklı atış yapılsa da bu istikrarı devam ettirmek mümkün değildir.

Omuzlar yukarı kaldırılmamalı ve aşağıya doğru çekilmeye de çalışılmamalıdır. Yolda yürürken nasıl ki omuzlarımız

doğal bir hal alıyor bu hal atış yapılırken de yakalanmalıdır.

Hedefin tam karşısında durulur doğru olan duruşun bulunabilmesi, zamandan

2. KABZA KAVRAMA TEKNİĞİ

Atıcının kabza kavramada yapacağı küçük bir hata, silah hakimiyetinin kaybedilmesine, dolayısıyla namlu istikametinin

bozulmasına sebep olacaktır. Yani doğru nişan hattını bulabilmek ve atış süresince koruyabilmek, silaha hakim

olabilmeyi gerektirir. Bu da ancak doğru bir kabza kavrama ile mümkündür.

Tek Elle Kabza Kavrama

Tek elle tabanca atış pozisyonlarında kullanılan tutuş şeklidir. Atış yapmayan el ile tabancanın namlusu tutulur. Atış

yapan elin işaret ve baş parmakları (V) teşkil edecek şekilde ayrılır. Tabancanın kabzası, bu (V)’nin içine boşluk

kalmayacak şekilde yerleştirilir. Tabanca, baş parmak dip kısmı ve el ayası ortasına doğru bastırılır. Parmaklar ileriye

doğru gerilir. Tetik parmağının altında kalan üç parmak birbirlerine temas ederek kabza ile elin iç yüzü arasında hiç

boşluk kalmayacak şekilde yerleştirilir. Başparmak kabzanın diğer yüzüne, baskı yapmayacak şekilde temas eder ve

ileri doğru uzatılır.

Tabancanın namlu istikameti; omuz, dirsek ve bilek kemiği ile aynı hat üzerinde olacak şekilde tutulmalıdır.

Tabanca bilek kemiği istikametinden sapacak şekilde tutulduğu taktirde, silaha hakimiyet zayıflayacak, atış hattı yanlış

teşkil edilecek ve atış sonunda, geri tepmeye bağlı olarak silahın el içindeki konumu değişecektir. Dolayısıyla her

atıştan sonra, aynı teknikler uygulanmasına rağmen farklı sonuçlar ortaya çıkacaktır.

Çift Elle Kabza Kavrama

Çift elle tabanca atış pozisyonlarında kullanılan tutuş şeklidir. Silah, tek elle kabza kavrama konusunda anlatıldığı gibi,

atış yapan elle tutulur. Diğer el atış yapacak ele destek olacak şekilde yerleştirilir. Yardımcı elin, bileğe yakın etli

kısmı, atış elinin başparmağı ve tetik parmağı haricindeki parmaklar arasında kalan boşluğa; yardımcı elin parmakları

da tabancanın ön yüzündeki parmakların üzerine gelecek şekilde yerleştirilerek doldurur.

Bu kabza kavrama tekniğinde de namlu istikametinin bilek kemiği ile aynı doğrultuda olmasına dikkat edilir. Yardımcı

elin bütün parmaklan, birbiriyle temas halin de, atış yapan eli sarmaktadır.

Literatürde yardımcı elin işaret parmağının tetik korkuluğu veya gövdenin yan ta rafının üstüne konulması gerektiği

şeklinde yaklaşımlar mevcuttur. Parmaklar ve kol kaslarının hareketleri incelendiğinde; parmakların birbirlerinden

bağımsız olarak yapacakları her hareketin kol kaslarında ekstra bir gerilime ve harekete neden olduğu görülür.

Dolayısıyla atış için gerekli olan en az hareketlilik ilkesine ters düşen bir uygulama yapılmış olur. İşaret parmağının

bahsedilen konumda tutulması, ekstra bir enerjiyi gerektirmektedir.

Aynı zamanda bağımsız hareket eden parmak, tüm yoğunluğunu gez-arpacık koordinasyonuna vermiş olan beyin

tarafından kontrol edilemeyecektir. Kontrol dışı kalan parmak, atış esnasındaki heyecan, stres, patlama korkusu ve

geri tepmeye karşı tepki hissi veya hava şartlan gibi sebeplerle kasılarak gayri ihtiyari hareketler yapacak ve namlu

İstikametinin atış hattından sapmasına neden olacaktır.

Doğru Kabza Kavrama Kuvvetinin Bulunması:

İdeal kabza kavrama sıkılığını tespit edebilmek için ufak bir çalışma yapmak yeterli olacaktır. Uygun şekilde kabza

kavrandıktan sonra işaret parmağı tetikten ayrılır ve kabza, elimiz titremeye başlayıncaya kadar sıkılır. Titreme

başladıktan sonra kabza üzerindeki basınç yavaş yavaş azaltır. “Titremenin durduğu anda gevşetme durdurulur.

Uyguladığımız kuvvet, bizim kas yapımıza ve kuvvetimize göre kabzanın ne kadar kuvvet!e sıkılacağını gösterir.”

Bu nokta tespit edilerek uygulandığında, elde uygun sıkılıkta kavranmış ve kontrolü mümkün bir kabza var demektir.

Bu tutuşla, geri tepme kuvveti en iyi şekilde karşılanmış olacaktır.

Kabza, atış esnasında hiçbir sapma ve kayma olmayacak ve dolayısıyla silahın kont rolü kaybedilmeyecek şekilde ve

sıkılıkta kavranmalıdır.

Kabza her defasında aynı şekil ve şiddetle kavranmalıdır. Kavrama şiddetindeki her hangi bir farklılık, doğru nişan

almayı etkiler. Bilhassa tetik çekilmeye başlandığı andan patlama sesi duyuluncaya kadar geçen zaman diliminde, elin

kabzayı sıkma derecesi değişmemelidir.

Yaylı pistonlu havalı silahlarda önemle dikkat edilmesi gereken hususların başında namlu kırıkken yanlışlıkla tetiğe

basılması durumunda namlunun aniden kapanıp insanları yaralayabileceğidir.Bu yüzden namlu kapatılana kadar bi elle

daima tutulması emniyet açısından şarttır.Bir diğer önemli husus ise silahın boş atılmamasıdır.

3. NEFES TEKNİĞİ

Nefes alma, sadece göğüs kafesi içerisinde bulunan ciğerleri ilgilendiren bir hadise olmayıp, insan vücudunun

tamamına etki eden ve atış süresince önemini koru yan bedensel bir harekettir. Solunum fonksiyonunun belirli bir

periyoda ve tekniğe uygun yapılmaması, vücuda oksijenin düzensiz alınmasını ve dengesiz kullanılmasını beraberinde

getirir. Bu da iyi bir atış yapabilmek için gerekli olan zihinsel ve bedensel dayanıklılığı kısa zamanda bozar, silah

kontrolünü ve konsantrasyonu zayıflatır, kötü atışlar yapılmasına sebep olur.

Nefes alma; göğüs kafesi içerisinde bulunan ciğerler, göğüs kafesine bağlı olan omuzlar, diyafram ve karın boşluğu ile

koordineli olan bir harekettir, insanlar anatomik yapıları gereği, nefesin büyük bir çoğunluğunu göğüs kafesine, bir

miktarını da karın boşluğuna alırlar. Oysa yapılan incelemeler göstermiştir ki diyaframa (karın boşluğuna) alınan

nefesin göğse oranla daha fazla olmasının insanları daha sakin yapmakta ve nefesi daha uzun kullanma imkanı

sağlamaktadır. Bu sebeple diksiyon (güzel konuşma) çalışmalarında olduğu gibi atış çalışmalarında da diyafram nefesi

tavsiye edilmektedir.

Yine göğüs nefesi, göğüs kafesinin arasında bulunan kalbe yapacağı basınç ile nabız atışının artmasına neden olur.

Halbuki diyafram nefesinde kalbin maruz kaldığı basınç daha azdır ve bununla bağlantılı olarak nabız sayısının artışı

da büyük miktarda önlenmiş olur.

Atıcılar nefes tekniklerini mükemmelleştirebilmek ve dayanıklılıklarını arttırabilmeleri için, Öncelikle akciğer

kapasitelerini (vital kapasite) geliştirmek zorundadırlar, Bunun er kolay yöntemi de genel dayanıklılığın arttırılmasına

yönelik uzun düz koşular yapmaktır.

Nefes alış verişi, beyindeki bir merkezden yönetilir. Solunum yoluyla alınan oksijenin kullanımı sonucu, kanda

karbondioksit birikir. Bunun üzerine, merkezden gelen sinir uyarıları ile kaslar harekete geçirilir ve boşalmış olan

ciğerlerde hava alma ihtiyacı doğar. Alınan nefesle vücuda giren hava, vücudun ihtiyacını gider meye yetecek kadar

oksijen yüklüdür. Bu oksijen ile. kasların hareketlerinde bir canlanma ve rahatlama gözlenir.

Nefes, Ne Kadar Süre Tutulmalıdır?

Bir atıcının nişan alma ve tetik düşürme esnasında nefesini tutması gerektiği bili nen bir kuraldır. Nefes alma olayını

önemli kılan unsur; oksijendir. Vücuda alınan oksijen, kanı temizler ve metabolizmanın sağlıklı çalışmasını sağlar.

Nefes verme, ile de kanda kirlenmiş olan oksijen dışarı atılır.

Eğer kandaki karbondioksit miktarı, olması gerekenin üzerine çıkarsa, vücut norma fonksiyonlarını yerine getirmekte

zorlanır. Yüz kızarır, vücut titremeye başlar, göz de kararma olur, sıkıntı duyulur, zihinsel faaliyetlerde aksamalar olur

ve dikkat tamamen dağı lir. Aldığınız nefesi, vermeden 30 saniye kadar tutarsanız, vücuda giren oksijen miktarı

azalırken karbondioksit miktarı artacağından, yukarıda sayılanları hissedebilirsiniz.

4. NİŞAN TEKNİĞİ

Nişan Nedir?

Nişan atıcının hedef ini vurmak için, göz-gez-arpacık ve hedef noktası arasında oluşturduğu hayali bir doğrudur.

Bu hayali doğru nasıl oluşturulur?

Nişan alma; kare ve dikdörtgen gezlerde, arpacığın üst kenarının, gezin üst kenarı ile aynı seviyede tutulması ve

arpacığın, gez içerisine her iki tarafında da eşit mesafe kalacak şekilde yerleştirilmesidir. Bu işlem, U ve V gezler için

de kolayca uygulanabilir.

Yuvarlak gezlerde ise arpacık, gez yuvarlağının tam ortasında bulunmalıdır. Eğer arpacığın muhafazası varsa (MP-5’te

olduğu gibi) veya yuvarlak arpacık kullanılıyorsa, gez dairesi ile arpacık dairesi birbirinin içine oturtulmalıdır. İki daire

arasında kontrol edilebilir bir ışık huzmesi bırakılmalıdır.

Nişan Alma Sırasında En Önemli Nişan Elemanı Hangisidir?

En önemli Eleman ARPACIKTIR. Çünkü arpacığın ihmali halinde doğuracağı ha talar, geze oranla daha büyüktür.

Çünkü silah kavrandığında gez, arpacığa göre daha kontrol edilebilir bir yerde bulunmaktadır.

AÇISAL HATA

Atış sırasında nişan elemanları arasında ki koordinasyonda yapılan en önemli ha tadır. Arpacığın gez İçerisindeki

konumunun, sağa-sola veya yukarıya-aşağıya doğ nı bozulması sonucu ortaya çıkmaktadır. Bu hatanın ana sebebi;

arpacığı gez içe risine gerektiği şekilde yerleştirmemektir. Bu hata, vuruşların hedef bölgeden ol dukça uzak bir

noktada toplanmasına sebep olur. Atıcı bu hatayı nişan almaya baş ladığı ilk anda arpacığı yanlış yerleştirmeyle

yapabileceği gibi, atış esnasında arpacığa değil de hedefe bakmak suretiyle arpacığın gez içerisindeki mili metrik

kaymalarını fark edememe nedeniyle de yapabilir.

Bunun yanında yanlış tetik düşürme, yanlış kabza kavrama gibi faktörler de açısal hataya sebep olabilir.

Açısal hata sonucu nişan noktasında ve dolayısıyla vuruş noktasında meydana gelecek sapma, silahın namlu uzunluğu

ve hedefin uzaklığı ile doğru orantılıdır. Mey dana gelecek sapma, Paralel Üçgenler Teorisi ile yapılacak bir

matematiksel hesap lamayla bulunur.

Örneğin, gez arpacık hizalamasında yapılan 1 mm. ‘lik hata, 25 m. ‘deki hedefe ulaşıncaya kadar 25 cm. ‘lik sapmaya

neden olmaktadır. Namlu doğrultusunda yapılan 1 mm. ‘lik hatanın hedefte bu kadar büyük bir sapma meydana

getirmesi; ‘arpacığın net, hedefin flü (silik) görünmesinin ve gez ile arpacığın usulüne uygun olarak hizalanmasının,

atış esnasında ne kadar önemli ve vazgeçilmez bir kural olduğunu ortaya çıkarmaktadır.

PARALEL HATA

Arpacık-gez koordinasyonunun bozulmadan titreşimden dolayı nişan alınan yerin değiştiği kaydığı nişan hatalarıdır.

Dünya üzerinde hiçbir atıcı silahını hareketsiz tutamaz. Nişan alma esnasında, nişan noktası civarında küçük ve basit

bir dairevi hareketin olması kaçınılmazdır. Paralel hatada gez-arpacık koordinasyonu bozulmadığından, vuruş noktası,

arpacığın gösterdiği noktadır. Arpacık hedef noktasından 1 cm. uzaklaşmış olursa; vuruş noktası da hedef

noktasından 1 cm. uzakta olacaktır. Açısal hatada ise vuruş noktası, arpacığın gösterdiği noktadan çok daha

uzaktadır. Örneğin; açısal hatada 1 mm’lik.kayma, hedefte 25 cm’lik bir sapmaya yol açacak- tır. Bu sebeple nişan

alma süresince gözün ve düşüncenin odak noktasında arpacığın olması gerektiği asla unutulmamalıdır. Atıcı, zihinsel

olarak atışın diğer unsurlarına veya ilgisiz başka alanlara kaydığında, hata yapma riski artacaktır.

Nişan Alma (Gez-Arpacık-Hedef Koordinasyonu) Sırasında Hangi Eleman Net Görülmelidir?

Atıcı nişan aldığı zaman, bu hattı oluşturan gez-arpacık-hedef aynı düzlemde ve farklı mesafelerde üç ayrı noktadır.

Göz, aynı düzlem üzerinde bulunan üç ayrı noktayı da görmek durumundadır. Göz farklı uzaklıklarda bulunan iki cismi

aynı netlikte göremez.

Göz merceği 200 saydam tabakadan meydana gelmektedir. Göz merceğinin çevresinde de kirpiksi kaslar bulunur. Bu

kasların görevi, gerilme veya gevşeme suretiyle göz merceğinin kalınlığını ayarlayarak, gözün yakına veya uzağa

odaklanmasını sağlamaktır. Kirpiksi kasların normal, gevşek, kasılmamış halinde göz merceği uzağa odaklanmıştır ve

uzağı net görür. Yakındaki bir nesneyi net görmek için, kir piksi kasların gerilerek kasılması ve göz merceğinin yakını

görecek şekilde odaklanması gerekir. Göz tabii yapısı İcabı, odaklandığı noktayı net, diğer tarafları flü (silik) görür.

İnsan gözü taklit edilerek yapılan fotoğraf makinelerinde da 1 metre uzaklıktaki bir cisim çekilmek istendiğinde, 10

metre ilerideki cisimler silik (puslu, flu) görülecek tir. 10 metre uzaklıktaki bir cisim net çekilmek istendiğinde ise 1

metredeki cisimler silik görülecektir.

Gez, silah üzerinde sabittir ve hiçbir şekilde kendi başına hareket etmemektedir. Hedef, yine bulunduğu son nokta

itibariyle sabittir. Dolayısıyla çeşitli sebeplerle hareketli ve her an gez içindeki konumunu değiştirebilecek olan

arpacığın kontrol altında tutulması, gez ve hedefe oranla daha önemlidir. Bu sebeple seçi mimiz, hareket halindeki

arpacığı net, gez ve hedefi flu olarak görmek yönünde ol malıdır.

Tüm bu bilgiler doğrultusunda atıcının yapması gereken; gez-arpacık-hedef düzleminde kolun veya bileğin en ufak bir

hareketi ile her an düzlemdeki yerini kaybetmesi mümkün olan arpacığı net olarak görmektir. Arpacığı net olarak

gören göz, doğal olarak hedefi flü görecektir.

Arpacık üzerinde netleşme, düşünce ile başlar. Arpacığa odaklanan beyin, göze gönderdiği sinyallerle kirpiksi kasların

kasılarak yakma, yani arpacığa odaklanmasını sağlar. Beyin birbiri ardına pek çok şeyi saliseler içinde düşünebilir ama

aynı anda iki şeyi düşünemez. Arpacığa dikkat etme konusuna yoğunlaşan düşüncenin uzun süreli kaymaları, beynin

göze verdiği komutun bozulmasına neden olur. Bu da gözün normal haline, yani kirpiksi kasların gevşek olduğu ve

uzağa odaklandığı ha le dönmesini beraberinde getirir. Buradan hareketle atıcının dikkat edeceği en önemli nokta:

arpacığın gez içerisindeki konumunu tüm dikkati ile atış sonuna kadar korumasıdır. Arpacık üzerindeki bakış ve dikkat

yoğunluğu kaybolduğunda ise, açısal ve paralel hata gibi çeşitli nişan hataları ortaya çıkacaktır.

ATIŞ GOZUNUZU BİLİYOR MUSUNUZ?

Görme sırasında insan beyni bir tek gözden gelen uyarıları ilk olarak değerlendirir, diğer göz ise yardımcı durumunda

ve diğer gözden gelen uyarılar yetersiz olduğun da veya mesafe tayininde değerlendirilir. Nişan alma sırasında da asıl

göze “atış gözü”, diğer göze ise “yardımcı göz” denir.

Nişan alırken hangi gözünün atış gözü hangisinin yardımcı göz olduğunu bilmeyen atıcılar, atış gözünü tespit etmek

için şu çalışmayı yapmalıdır:

Sağ veya sol, hangi elinizi kullanıyor iseniz, baş parmağınızı hedefe doğru tutarak iki gözle nişan alın ve baş

parmağınızın hedef üzerindeki yerini belirleyin. Başparmak hedef üzerinde iken sol gözünüzü kapatarak sağ gözünüzle

nişan alın. Aynı işlemi sağ gözünüzü kapatıp sol gözünüzle nişan alarak deneyin. İki gözle nişan aldığınızda baş

parmağınızın hedef üzerinde bulunduğu noktayı hangi gözünüzle baktığınızda yakaladı iseniz, atış gözünüz odur.

Diğer göz, yardımcı gözünüzdür.

Atıcı, atış sırasında yardımcı gözünü kapatmak isteyebilir. Bu kapatma göz kapağı nı kapatarak yapıldığında, yardımcı

gözde oluşacak titreme, atış gözünün de gerilmesine ve kasılmasına yol açacaktır. Bu sebeple yardımcı gözün,

görüntüyü kesecek mavi veya yeşil bir kağıt parçasıyla kapatılması tavsiye edilmektedir.

Atıcı ufak bir çalışma ile iki gözü açık iken nişan alma kabiliyetini kazanabilir. Bu çalışma şöyle yapılmaktadır:

Baş parmağınızla hedefe nişan alarak yardımcı gözünüzü kapatın. 1-2 saniye sonra gözünüzü açarak çift gözle nişan

alın. Bu işlemi beş kez tekrarladıktan sonra iki gözle nişan alarak; bakışınızı baş parmağınıza yoğunlaştırın. Bakışınızı

baş parmağınızdan hedefe kaydırın. Bu antrenmanı on defa tekrarlayın. Daha sonra elinize silah alın. Aynı işlemleri

baş parmak yerine arpacık ve hedef üzerinde yoğunlaşarak tekrar edin. Çalışmanızı bir hafta tekrarladıktan sonra, çift

gözle de hiçbir ra hatsızlık duymadan nişan alabildiğinizi göreceksiniz.

5. TETİK TEKNİĞİ

Bir sistematik içerisinde devam eden atış faaliyetinin önemli unsurlarından biri de doğru şekilde tetik düşürme

tekniğidir. Her ne kadar basit bir geriye çekme hareketi ile horoz düşürülerek mermi ateşlense de bu teknik, nişan

alma ile koordineli uygulanacağından ve nişan hattı bozulmadan sonuçlandırılacağından, göründüğü gibi kolay ve

basit değildir. Hareketi bir sistematik içinde gerçekleştirmeyi gerektirir.

Başarılı bir atış için gerekli tüm unsurlar gerçekleştirildikten sonra en son adım tetiğin düşürülmesidir. Tüm bu

hareketler iç İçedir ve uyumlu bir şekilde birbirini ta kip etmelidir. Biyolojik yapımız gereği, beynimiz pek çok şeyi

bilinçli olarak peş peşe düşünebilir ama iki şey üzerinde aynı anda bilinç düzeyinde yoğunlaşamaz. Beyin de iki işi aynı

anda bilinçli olarak yapamayacağından, bu iki hareketten birini bilinçaltına atmak zorundadır.

Atıcının bu aşamada bir seçim yapması gerekmektedir.

Bu noktada kriter olarak, bilinçaltının hakimiyetine girebilecek hareketin ortaya konulması gereklidir. Bu kriterden

hareketle, çok daha fazla düşünce yoğunluğu gerektiren nişan alma olayının, daha kontrollü olan tetik düşürme

işlemine göre bilinç düzeyinde kalmasının faydalı olacağına inanılmaktadır.

Tetik parmağı kabzaya veya tetik korkuluğuna temas ettirilmeden parmağın 1. boğumunun etli kıs mı tetiğin

merkezine gelecek şekilde yerleştirilmelidir. Horoz düştüğü anda eğer arpacıkta oynama varsa tetik parmağının tetik

üzerindeki yeri aşağı yukarı sağa sola hafifçe değiştirilerek arpacığın tetik çekme işleminden minimum düzeyde

etkilendiği bir pozisyon bulunmalıdır. Tetik parmağı ancak kabza iyi kavrandığı takdirde en iyi yerini bulur.

Tetik parmağı tetiği hareket ettiren geriye çekme işlemini gerçekleştirirken, silahı tutan elin diğer bütün adalelerinden

bağımsız olabilmelidir. Bunun için kuru tetik çalışmaları yapılmalıdır.

Tetik çekme işlemi istinat boşluğunun alınmasıyla başlar. İstinat boşluğu her silahta farklı olabilir.

İstinadın kontrollü olarak alınmasından sonra artık tetiğin düşürülmesi için artan baskıyı en fazla 8 saniye içinde

uygulama aşamasına geçilmelidir. Tetiğin artan bir baskıyla geriye doğru düzgün ve kesintisiz bir şekilde ezilmesi tetik

düşünceye kadar devam ettirilir, istinat boşluğu alındıktan sonra tetiğe yapılacak en küçük bir baskı ile patlamanın

olacağı düşüncesi yanlıştır. İstinat boşluğunun bittiği nokta ile patlamanın olduğu nokta arasında, tetiğin hareket ettiği

bir boşluk daha mevcuttur, istinat boşluğuna oranla daha ağır olan bu mesafe ihmal edilmemeli ve yavaş yavaş

geçilerek patlama noktasına ulaşılmalıdır.

Tetik, doğru nişan, asgari salınım ve azami konsantrasyon anında düşürülmelidir.

Bu anın yakalanabilmesi ve alışkanlık haline getirilebilmesi, ancak çok fazla uygu lama yaparak sağlanabilir. Atıcı tetik

üzerine baskı yapmaya başladığı anda, bütün faktörlerin en uygun olduğu anı kolayca algılayabilir bir seviyeye

gelmelidir. Atıcı bu anı yakaladığını hissetmedikçe tetik düşürmekte ısrar etmemelidir.

Bilinçaltından verilen emirle tetik çekme faaliyetini gerçekleştiren atıcıların daha başarılı oldukları söylenmektedir.

Tetik çekme faaliyetini bilinçaltına atmanın en güzel yöntemi boş bir silah ile düşünceyi arpacıkta yoğunlaştırarak bol

miktarda kuru tetik düşürme çalışması yapmaktır.

İLERİ SEVİYE ATIŞ TEKNİKLERİ

Temel atış tekniklerinde amaç, belirli bir hedefi hiçbir zorunluluk, tehdit, kısıtlama ve zaman sınırlaması olmadan

vurulmasıdır. Ancak güvenlik kuvvetleri her zaman bu tür durumlarda silah kullanmak zorunda değildir. Tam tersi

genellikle, atışa ha zır olmadığı, karşıdan atış tehdidi varken, dost-düşmanı ayırt etmesi gereken durumlar gibi daha

zor şartlarda silah kullanılması gerekir. Bu tür durumlarda silah kullanmak daha zordur ve ayrı bir eğitim ve çalışma

gerektirir.

1. Kılıftan Çekerek Hızlı Atış:

Güvenlik kuvvetleri üniformalı görev yaparken silahı kemere takılı kılıf ta taşımakta dırlar. Bu durumda silaha dolu

şarjör takılı ancak fişek yatağı boştur. Atış yapılma sı için önce dolduruş yapılmalıdır. Ancak acil durumlarda silahın

fişek yatağına hızlı bir şekilde fişek sürülmeli ve aynı zamanda silah hedefe yönlendirilmelidir. Bu ilk başta zor ve

zaman kaybettirici bir durum gibi görünse de belirli bir taktikle yapıldığında basit ve temel atış teknikleri kadar doğru

olarak yapılabilir.

Bu amaçla yapılması gereken hareketleri basamaklandıracak olursak:

1. Herhangi bir tehlike anında yada komutla birlikte önce sağ el kılıfta bulunan silahın kabzasını doğru bir şekilde

kavrar. Bunu yapmak için kabzayı tuttuktan sonra el silahı biraz aşağıya doğru bastırır ve böylece kabzada boşluk

kalmayacak şekilde kavranmış olur. Aynı zamanda eğer kılıfın kopçası veya kilidi varsa bu da açılmış olur. Bu sırada

sol ayak atış pozisyonunu almak için sola veya omuz genişliğinde ileri doğru açılır.

2. Silah kılıftan çekilerek yaklaşık yüz hizasına getirilir. Dolduruş yapmak için sol el ile sürgünün arka bölümünde

bulunan tırtıklı kısımdan tutulur.

3. Silah ileri doğru itilir. Bu sırada sol el ve tutulan sürgü sabit kalır. Böylece sürgü geride kalmış olur. Sürgü

bırakıldığında sıkışmış olan yerine getiren yayın kuvvetiyle ileri doğru hızla gider ve dolduruş yapmış olur. Burada

dikkat edilmesi gereken husus sol el ile sürgü geri çekilip ileri itilmemesidir. Bu hem silahın tutukluk yapmasına sebep

olabilir hem de zaman kaybetme nedenidir.

4. Silah ileri doğru giderken hem hedefe yönlendirilmiş hem de doldurulmuş olur. Sol el hemen kabzayı kavrar ve

arpacık hedef üzerinde görüldüğü anda atış yapılır.

5. Atış yapılırken dikkat edilmesi gereken durum kollarda ki bütün eklemlerin kilitlenmesi ve kasların da gergin

olmasıdır. Bunun amacı geri tepme kuvveti ile nişan hattının bozulmasını engellemek ve arpacığı en kısa sürede tekrar

hedef üzerinde yakalamaktır.

2. Double (Çift) Atış:

Double (çift) atış peş peşe iki atış yapılmasıdır. Double atışta amaç, hedefe bir de fa doğru nişan alındığında peş peşe

iki atış yapılabilmesi, iki isabetli atışla hedefin kesin etkisiz hale getirilmesi ve rakibin atış yapmasını engelleyerek

zaman kazanmaktır.

Double atışta, ilk atıştan sonra geri tepme sebebiyle nişan hattının bozulmaması için kollar gergin tutulmalıdır. Kabza

biraz daha sıkı tutulmalı, bilekler kilitlenmelidir. Dirsekler kilitlenmeli ve sol el sağ elin üstünden silahı vücuda doğru

bastırmalıdır. Bu şekilde yapılması hem nişan hattının bozulmasını en aza indirecek hem de en kısa sürede tekrar

yakalanmasını sağlayacaktır. Atış sırasında dikkat tamamen arpacığı hedef üzerinde tutmaya yoğunlaştırılmalıdır.

İkinci atış için, arpacık gezin içinden hedef üzerinde görülür görülmez tetik düşürülerek atış yapılır.

3. Darbeli Atış:

Otomatik silahlarla veya yarı otomatik silahlarla üçerli gruplar halinde atış yapılmasıdır. Darbeli atışın amacı, peş peşe

atışlarla rakibi etkisiz hale getirmek, atış üstünlüğünü ele geçirerek rakibin karşılık vermesini engellemek ve zaman

kazanmaktır.

Darbeli atış, otomatik silahlarda ilk atış yapıldığı anda tetik bırakılarak, yarı otoma tik silahlarda peş peşe üç atış

yapılarak gerçekleştirilir. Aralıklarla üçerli gruplar halinde atış yapılmaya devam edilir.

Darbeli atışta da kollar gergin ve bilekler kilitlenmiş durumdadır. Çünkü geri tepme sebebiyle nişan hattının bozulması

ihtimali yüksektir. Buna engel olmak için silah yavaş atışta olduğundan daha sıkı ve kontrollü tutulmalıdır. Atış

sırasında dikkat tamamen arpacığı hedef üzerinde tutmaya yoğunlaştırılmalıdır. Atış sırasında, arpacık gezin içinden

hedef üzerinde görülür görülmez tetik düşürülerek atış yapılır. Aralık verildiğinde hemen nişan hattı kontrol edilerek

kesin doğru hale getirilir.

4. Seri Atış:

Art arda çok sayıda ve hızlı bir şekilde atış yapılmasıdır. Otomatik silahlarda tetiğe baskı yaparak bırakmadan, yarı

otomatik silahlarda ise peş peşe hızlı bir şekilde te tik düşürerek yapılır. Amaç rakip üzerinde atışla baskı kurmak,

hareket etmesini ve gözlem imkanını sıfıra indirmektir.

Seri atışlar da kollar gergin ve bilekler kilitlenmiş durumda olmalıdır. Çünkü geri tepme sebebiyle nişan hattının

bozulması ihtimali yüksektir. Buna engel olmak için silah yavaş atışta olduğundan daha sıkı ve kontrollü tutulmalıdır.

Atış sırasında dik kat tamamen arpacığı hedef üzerinde tutmaya yoğunlaştırılmalıdır. Atış sırasında, arpacık gezin

içinden hedef üzerinde görülür görülmez tetik düşürülerek atış yapılır.

5. Şarjör Değiştirme:

Yukarıda anlatılan taktik atışlar sırasında veya bir çatışma durumunda şarjörün değiştirilmesi gerekir. Şarjör

değiştirme iki şekilde gerçekleştirilebilir:

I. Acil durum şarjör değiştirme;

sürgünün geride takılı kalması durumunda şarjör değiştirmedir. Bu hal, şarjörde kaç tane fişek olduğunun bilinmemesi

ve ya kaç tane atış yapıldığının bilinmemesi durumlarında olur.

Bu tür durumlarda:

a) Sürgünün geride takılı kalması durumunda göz ve silah hedef üzerinden ayrılmadan yani nişan hattı bozulmadan

önce sol el ile şarjör kilidine baskı yapılarak boş şarjörün düşmesi sağlanır.

b) Sonra sol el ile yedek şarjör alınarak yuvasına takılır ve dipten vurularak tamamen kilitlenir.

c) Sağ el baş parmağı ile sürgü tutucu mandalina baskı yapılarak düşürülür ve atışa devam edilir.

atış sırasında şarjörün tamamen boşalması, şarjörde hiç fişek kalmaması sonucu

II. Taktik şarjör değiştirme;

şarjördeki fişekler azaldığında yapılan şarjör değiştirmedir. Taktik şarjör değiştirme sırasında fişek yatağında atışa

hazır bir fişek olduğu için tehlikeli bir durumda ve gerektiğinde bu fişek ateşlenebilir. Bu da atıcının en zayıf ve

tehlikeli durumu olan şarjör değiştirme anında taktik üstünlük sağlar.

Taktik şarjör değiştirme için:

a) Şarjördeki son fişek, fişek yatağına sürüldüğünde veya şarjördeki fişekler azaldığında göz ve silah hedef üzerinden

ayrılmadan yani nişan hattı bozulmadan önce sol el ile şarjör kilidine baskı yapılarak boş şarjörün düşmesi sağlanır.

Eğer şarjörde hala fişek varsa bu şarjör atılmayıp cebe konarak fi şek bittiğinde tekrar takılabilir.

b) Sonra sol el ile yedek şarjör alınarak yuvasına takılır ve dipten vurularak tamamen kilitlenir.

c) Atışa devam edilir.

atış veya çatışma sırasında şarjördeki son fişek, fişek yatağına sürüldüğünde veya

6. Sütre Gerisi Atışlar:

Çatışma anında bulunulan ortamda sütre olması durumunda sütre gerisi sığınılarak atış yapmak zorunda kalınabilir.

Bu tür durumlarda sütreden karşıdan gelen atıştan en iyi şekilde korumak için faydalanılması ve aynı zamanda da

isabetli atışlar yapılması gerekir. Öncelikle nelerin sütre olarak kullanılabileceğini bilmek gerekir. Rakibin silahına göre

çekirdeklerin delip geçemeyeceği ve aynı zamanda bizim arka sına karşı taraftan. görünmeden tamamen

saklanabileceğimiz her şey sütre olarak kullanılabilir.

Sütrelerin sağından, üstünden ve solundan atış yapılabilir. Dikkat edilmesi gerekenler öncelikle sütre olarak

kullandığımız cismin arkasına karşı rakip tarafından vücudumuzun hiçbir bölümü görülmeyecek şekilde pozisyon

almaktır. Atışlar sırasında silahın namlusu sütrenin gerisinde kalmamalı, öne geçmelidir. Silah sütreye değmemelidir.

Nişan alınırken silah aşağıdan yukarıya doğru göz hizasına getirilmelidir.

7. Yatarak Atış Pozisyonu:

Bu atış pozisyonunda amaç hedefe karşı tarafa kendimizi göstermemek yani hedef küçültmek ve yerden destek alarak

geniş bir atış alanı oluşturmaktır. Karşı tarafa kendimizi göstermemek ve zaman kazanmak en büyük nedendir.

Atıcı ile hedef hattı arasında oluşan doğru üzerinde 15-25 derece kadar açı oluşturacak şekilde yüzüstü yatılır. Tabi bu

sağ elle atış yapıldığı düşünüldüğü takdirdedir. Kollar yine dirseklerden yere temas eder. Sağ omuz biraz daha

yukarıda , sağ dirsek toprağa biraz daha geriden temas etmekte , sağ kol biraz daha gergin durum dadır. Sol kol

daha ileride(hedef e yakın) daha kırık ve sol omuz daha düşük durum dadır. Sol bacak dümdüz uzatılır ve bu bütünlük

içerisinde sol ayak uçları yere düz olarak hiçbir zorlama olmadan temas eder. Sağ bacak ise dizden kırılarak karına

doğru çekilir ve bu şekilde ayak iç kısmı , bacağın iç kısmı,bacağın iç kısmı ile toprağa (yere) temas eder.

Böylece karından nefes alma olayı daha rahat gerçekleşmiş olur. Bu ikinci pozisyonda hedef küçültme birinciye göre

daha azdır. Ancak doğru yatıldığı ve yatınca vücut bütünlüğü oluşturulduğu takdirde bu ikinci pozisyonda daha uzun

süre yatıla bilir ve daha hızlı ve isabetli atışlar yapılabilir.

Yat atışlarında diğer pozisyonlara göre vücut daha rahat ve daha gevşektir.Yerden destek ve kuvvet almaktadır. Buda

atıcıda gerek psikolojik ,gerekse Fizyolojik yön den rahatlamaya neden olmaktadır. Ancak yinede unutulmamalıdır ki

en rahat pozisyonda dahi vücut normal konumundan uzak vaziyette olup bunun kaslarımıza öğretilebilmesi için çok

tekrar ve çok uygulama yapılması gerekmektedir. Zira hatalar bu şekilde giderilebilir, daha kısa zamanda daha güzel

atışlar bununla sağlanabilir.

8. Çökerek Atış Pozisyonu:

Bu atış pozisyonunda amaç hedefe karşı tarafa kendimizi göstermemek yani hedef küçültmek ve yerden destek alarak

destekli bir atış imkanı oluşturmaktır.

a) Yüksek Çök Pozisyonu:

konur. Kollar tamamen ileri uzatılır ve tabanca göz seviyesine getirilir. Vücut ayakta atış pozisyonuna yakındır. Hızlı bir

şekilde hedef küçültmek ve sütrelerin üzerin den atış yapmak için kullanılabilir.

Ayakta atış pozisyonundayken sol ayak bir adım ileri atılır ve sağ diz kırılarak yere

b) Alçak Çök Pozisyonu:

konduktan sonra sağ topuk üzerine oturulur. Sol ayak tabanı yere tam basar şekilde ve sol diz yaklaşık 90 derece

olmalıdır. Kollar tamamen ileri uzatılır ve tabanca göz seviyesine getirilir. Vücut ayakta atış pozisyonuna yakın ve da

ha çok hedef küçültülmüş durumdadır. Alçak sütrelerin üzerinden atış yapmak için kullanılabilir.

Ayakta atış pozisyonun dayken sol ayak bir adım ileri atılır ve sağ diz kırılarak yere

c) Destekli Çök Pozisyonu:

konduktan sonra sağ topuk üzerine oturulur. Sol ayak tabanı yere tam basar şekilde ve sol diz yaklaşık 90 derece

olmalıdır. Kollar tamamen ileri uzatılır, sol dirsek sol dizin üzerine konarak destek alınır, sağ kol uzatılır ve tabanca göz

seviyesine getirilir. Bu şekilde ilk etapta tabanca göz seviyesine gelmemiş ise sol diz vücuda doğru çekilerek tabanca

yükseltilir. Bu ayar dizler vücuda yaklaştırılıp uzaklaştırılarak yapılabilir. Hedef küçültülmüş durumdadır. Alçak

sütrelerin üzerinden atış yapmak ve destekli yavaş atışlar yapmak için kullanılabilir.

Ayakta atış pozisyonundayken sol ayak bir adım ileri atılır ve sağ diz kırılarak yere

 
ATIŞ TEKNİKLERİ
 Avlanma sırasında doğaldır ki sonuca gidebilme açısından en önemli nokta, tüfeğin kullanılması, yani ateş etmek için uygun bir şekilde omuzlanmasıdır. Bu duruma kısaca "davranma" adını verebiliriz. Davranma terimi pratikte içeriğinde birden çok unsuru barındırsa da, temel bir kavram olarak ele alınmaktadır.
Davranma, uçar ve kaçar avlarında av ortaya çıkar çıkmaz yapılan tüm hareketlerin toplamıdır. Bu sırada meydana gelen tüm hareketler çok çabuk gelişmekle beraber, avın vurulabilmesi için eksiksiz yapılması gerekli unsurlardır. El, ayak, gövde hareketlerinin yapılış şeklindeki armoni, tüfeğin tutulması üzerine çok önemli etkiler yaptığı gibi, birinci atıştan sonra ikincisinin de kusursuz yapılmasını sağlar.
El kundağını kavramış olan sol elle avı gösterirken (sağ elini kullananlar), yani bu eli uçmakta veya kaçmakta olan ava yöneltirken, otomatik olarak tüfeği de av istikametine yöneltmiş oluruz. bunu denemek için el kundağını tutan elinizi hedeflediğiniz bir cisme uzatınız, elinizle o cismi gösteriniz. Bu halde tüfeğinizin namlu yönünü de tayin etmiş olacaksınız. Namlunun söz konusu cismi gösterdiğini görürsünüz. Bu şekilde yapılacak hareket, size çok zaman kazandıracaktır.
Yivsiz av tüfekleri ile atış yaparken (tek kurşun hariç) saçmaların tüfek namlu ağızını terk ettikten sonra sürekli genişleyen  bir çapla dağıldığını düşünecek olursak, gez ve arpacık prensibine takılıp kalmanın anlamsızlığını daha iyi anlarız. Saçma atan yivsiz av tüfekleri ile yapılan avcılıkta prensip, tüfeğin namlusunu terk eden saçmaların avın üzerine mümkün olduğunca yoğunlukla yöneltilmesidir. bu bakımdan sol elin görevi avı göstermektir. Yoksa tüfeği kaldırmaya yarayan bir destek olması değildir. Sol eli kuvvetli bir hareketle avın üzerine çevirmeli ve onun uçuş-kaçış hattı ve yönünde gezdirmelidir. Sol el nişan alma görevini görürken, sağ el de ona yardımcı olmalı ve tüfek ağzının devamlı şekilde av üzerine çevrilmesine katılmalıdır. Bu durumda tüfeğin avcının anatomisine uygunluğu ve giyisilerin kol, baş ve vücut hareketlerini önleyici durumda olmaması da çok önemlidir. elbise avda giyilmesi gerekenden ne çok kalın, ne de çok ince olmalıdır. tüfeğin dipçiğinin uzun veya kısa oluşu da atışı güçleştiren önemli bir unsurdur. Tüfek ava kaldırılırken dipçik giyisi üzerinden kayarcasına omuza doğru bir şekilde oturmalıdır. Bu da demektir ki omuzla dipçik arasındaki mesafe mümkün olduğunca yakın olmalıdır. Tüfek kaldırıldığı zaman sol elin kılavuzluğu ile namlu avı gösterirken, dipçik hafifçe omuza doğru yerine yerleşmelidir. Bu sırada gözler namlu üzerinden ava kilitlenmiş durumdadır. Bu anda atış yapılırken omuz tüfek dipçiğine bastırılır, sağ el kabzayı sımsıkı kavrar ve sağ elin işaret parmağı tetiğe basar. tüfek omuzlanmışken tetiğe basma durumunda usta atıcılarda görülen duruma bir bakalım;
Usta avcı-atıcı tüfeği omuzlarken bile soğukkanlılığını bozmaz ve kaslarını sıkmaz. Fakat tam tetiğe basarken nefesini ani olarak tutar. çene kasları refleks olarak sıkılır. Böylece bu ani kas kasılması ile gövde yükünü öne atmış ve tüfeğin geri tepme hareketine karşı "gerili bir yay" halini almıştır. Tüfeğin geri tepmesi bu halde kesinlikle hissedilmediği gibi, ikinci atış için de durum bozulmamış ve ikinci atış şansı da yakalanmış olur. Bu arada ayaklar omuz açıklığı kadar açıktır. Avın sol veya sağ istikametlerinden ön veya arkaya alış vaziyetine göre, ayaklardan biri hafif öne doğru atılmış ve diğer ayağın topuğu yerden hafif kalkmıştır. Böylece vücut tetik düşürülmesi hareketine geri tepmeyi hafifletecek şekilde katılmış olur. Atıştan sonra avcının durumunda hiç bir değişiklik olmaz. Kaçan av ve/veya ikinci av üzerine aynı pozisyonda ikinci bir atış mümkündür.

Bu noktayı bir örnekle açmaya çalışalım; Önümüzden kalkıp sola kıvrılan bir kekliğe ateş ederken, sol ayağımızı hafifçe ileri atıp sağ ayağın topuğunu hafifçe kaldırarak vücut ağırlığımızı hafif öne veririz. Sol elimizle uzaklaşan avı gösterirken omuzlanmış olan tüfeğin dipçiğine omuzumuzu bütün yükü ile verip, sağ elle kabzayı sımsıkı kavrayıp, sol elin gösterdiği avı tesbit ederek tetiğe basarız. Bu anda nefesimiz tutulmuş ve refleksle gevşek duran omuz ve ense kaslarımız ani olarak gerilmiştir. Geri tepme hareketini hissetmeyeceğimiz gibi, namlunun hala hedef üzerinde olduğunu görebiliriz. Bu halde ikinci bir atışla şansınızı bir kere daha deneyebilirsiniz. Ancak bu durumda ikinci bir atışa çoğunlukla gerek kalmaz, belki de alaydan çift kalkan kekliklere duble yapma imkanı doğar.
ava atış yaparken, namluyu görüyorsanız, ona bakıyorsanız veya tüfeğin sesini duyarsanız, avı da ıskaladınız demektir. çünkü aklınız avda değildir. Bunu ortadan kaldırmak için, Robert Churchill'in
* av ve atıcılık ile ilgili "Game Shooting" kitabından kısa bir alıntı yapmak istiyorum.
"Bu durumu ortadan kaldırmak için öğrencilerimizde bazı yöntemler deneriz. Bunlardan biri ve en etkili olanı, atış yaparken kendilerinden plağın ilerisine veya gerisine atarak ıskalamasını istememizdir. Öğrenci ıskalamayı düşündüğü için tüfeğin farkında değildir, aklı atacağı yerdedir. Aynı şekilde de yalnız vurulacak hedefi düşünecek olursanız, tüfeğe ne kadar önleme vermeniz gerektiğini düşünmezseniz ve sadece hedefe bakarsanız, onu vurursunuz."
Bir avcı, ömür boyunca tüfeğinde bazı değişiklikler yapmak zorunda kalabilir. Bilindiği gibi uzun boylu, normal kiloda insanlar tüfek omuzlamakta ve doğrultmakta avantajlıdırlar. Yaşlanan avcılar yaşları gereği göğüs ve boyun kısımlarında değişiklikler uğrarlar, kilo alabilirler. Bu tip hallerde artık tüfeğin eskisi gibi yatmadığı tesbit edilirse kundağın inceltilmesi ve/veya kısaltılması gerekir.
Kısa namlulu tüfekler, uzun namlulu tüfeklere kıyasla ava daha rahat yönelirler. 65 cm. namlulu bir tüfek kanımca en ideal tüfektir. Namlu uzadıkça tüfeğin ava yöneltilmesinde zorluklar baş gösterir, yani atış pozisyonuna girinceye kadar fazla zaman ve yol harcanır. Namlu kısaldıkça ava çevrilmesi kolaylaşır. Böylece ava, vakit kaybı olmaksızın tetik düşürülebilir. daha evvel de belirttiğim gibi namlu uzunluğu etkili menzilde bir fark oluşturmaz.
Yivsiz av tüfekleri ile avcılıkta atış mesafesi 35-40 m. yi geçmez. 65 cm namlulu tüfekler bu mesafeler içinde yeterince etkilidirler.
aşağıdaki cetvelde atış hatalarının kaynaklandığı temel noktalar gösterilmiştir:
   SAĞ VURUŞ
Kundakta fazla dış büküm
Baş fazla ileride, gözler kundağın çok önünde
Kısa kundak
Yanlış duruş
   SOL VURUŞ
Kundakta az dışa büküm
Uzun kundak
Sol elin gövdeye doğru çekilmesi
Dipçiğin omuza oturmak yerine kolda durması
   ALT VURUŞ
Fazla kırık kundak
Tetiğin çok sert çekilmesi
Tepmeden ürkme
Sol elin yeterince ileri uzanmaması ve/veya dengesiz, ön tarafı ağır tüfek
   ÜST VURUŞ
Fazla düz kundak
Sağ elin gevşek tutması
Fazla uzun kundak
Dipçik kıvrımının uygun olmayışı
Yapılacak deneyler sonunda hatanın kesin olarak tüfeğin kundağından kaynaklandığına emin olunursa, o zaman iyi bir tüfekçi ustasına giderek kundakta gerekli tadilatı yaptırmanız gerekmektedir. Ne var ki çok hassas bir iş olan kundak düzeltme işi ve ölçüye göre kundak yapımı pek çok usta tarafından hakkıyla bilinmemekte ve yapılan değişikliklere rağmen kundak gene de tam ölçünüze uydurulamamaktadır.
*Robert Churchill, dünyaca ünlü İngiliz av tüfekleri "Churchill" in yapımcısı ve İngiliz polis laboratuarları balistik danışmanıdır. Kendi adını verdiği çiftelerinde uyguladığı kısa namlunun spor sahalarına yerleştiricisi olmuştur. Churchill ayrıca hareketli hedefe atışta, hesaba dayanan önleme vermenin yerine; göze, görüş keskinliğine ve vücudun hareketlerine dayanan atış sisteminin de yaratıcısı ve öğreticisiydi. 1958 yılında öldüğünde geride bıraktığı metot, yalnız ava yeni başlayan, eline daha evvel hiç tüfek almamışlar için değil, aynı zamanda senelerden beri ava çıkıp hala çok isabetli atışlar yapamayanlara da bir şeyler vermektedir.
 








 
 
 
  Bugün 2 ziyaretçi (16 klik) kişi burdaydı! bizi ziyaret ettiğiniz için teşekkür ederiz.  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol